Yunus Nadi Abalıoğlu, 1879 yılında Muğla'nun Fethiye ilçesi Seydiler Köyü’nde doğdu. Babası Fethiye eşrafından Abalızade Halil Efendi'dir. Yunus Nadi, İlköğrenimini Fethiye´de tamamladıktan sonra Rodos´da Ahmet Mithat Efendi ve Tevfik Ebüzziya’nın sürgünlükleri sırasında kurdukları ve o dönemde çok saygın bir okul olan Süleymaniye Medresesi'ne devam etti.
Bu okulda, Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. Öğrenimine İstanbul´da Galatasaray Sultanisi'ne ve Hukuk Mektebi’nde devam etti. Öğrenciliği sırasında Malumat gazetesinde yazı yazarak gazetecilik yaşamına başladı.
Yunus Nadi, 1901 yılında, hükümet aleyhtarı gizli bir cemiyetle ilgili görülerek, Midilli kalesinde 3 yıl hapse mahkûm edildi. Cezasını Fethiye’de çekme isteği kabul görünce Fethiye’ye gitti ve Meşrutiyetin İlanı’na kadar orada kaldı. Sürgün döneminde Fethiye’de Nazime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Nadir Nadi, Doğan, Nilüfer, Leyla Uşaklıgil adlı 4 çocuğu dünyaya geldi.
Yunus Nadi, 1909’da Selanik’e gitti ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’yle yakın ilişkisinden nedeniyle bu cemiyetin Selanik´te çıkan yayın organı Rumeli Gazetesi'ne başyazar oldu (1910).
Balkan Savaşı başlayınca yeniden İstanbul’a dönen Yunus Nadi, 1912 Nisan-Ağustos tarihlerinde Osmanlı Meclis-i Mebusanı'na Aydın Mebusu olarak girdi. Bir yandan da babaları Tevfik Ebüzziya’nın ölümü üzerine artık Velid ve Talha Ebüzziya kardeşlerin çıkardığı Tasvir-i Efkar’da başyazılar yazmaya ve yazı işlerini yönetmeye devam etti.
Savaş sırasında işgale uğrayan Edirne’nin kurtarılması için kamuoyunu harekete geçirme görevi İttihat ve Terakki tarafından kendisine verildi ve bu amaçla başarılı bir kampanya yürüttü. Edirne’nin geri alınması ile sonuçlanan II. Balkan Savaşı’ndan sonra Sofya’da ateşemiliter olan Mustafa Kemal, memleket ve dünya hakkındaki düşüncelerini içeren yazılarını Selanik’te tanıştığı Yunus Nadi’ye göndermekteydi. Yunus Nadi, bu yazıları Tasvir-i Efkar’da yayımladı.
Çanakkale Savaşı sırasında Enver Paşa’nın getirdiği yasağa Tasvir-i Efkar gazetesi yazı işleri müdürü Abidin (Daver) Bey ile birlikte karşı çıktı ve izin verilmemesine rağmen Mustafa Kemal’in resmini gazetede yayımladı. Bu resim, Mustafa Kemal’in İstanbul basınında yayımlanan ilk resmi oldu.
1. Dünya Savaşı'ndan sonra Velid Ebuzziya ile anlaşmazlığa düştüğü için Tasvir-i Efkar gazetesinden ayrılan Yunus Nadi, 1918 yılında Yeni Gün gazetesini kurdu. Aynı yıl son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda İzmir Mebusu seçildi. Anadolu'daki milli mücadele hareketini desteklediğini Yeni Gün’de açıkça yazdı. Gazetesi, Sultan Vahdettin'in ve İngiliz güçlerinin baskısı nedeniyle sık sık kapatıldı.
16 Mart 1920 tarihinde İstanbul'un işgalinden bir gün sonra gazetesi İngilizler tarafından kapatıldı. Yunus Nadi Anadolu'ya geçmek zorunda kaldı. 10 Ağustos 1920'den itibaren gazetesini “Anadolu’da Yeni Gün” adıyla çıkardı ve Anadolu'daki milli mücadeleyi desteklemeye devam etti. Gazete, 11 Mayıs 1924 tarihine kadar Ankara’da yayımlandı.
Yunus Nadi, Anadolu’ya kaçışı sırasında Halide Edip Hanım ile tanışmıştı. Bu tanışma sırasında Anadolu'ya milli mücadele hakkında daha rahat bilgi akışı sağlayacak bir haber ajansı kurulması fikri doğdu, böylece Anadolu Ajansı'nın temelleri atıldı. Ajansın kuruluşu 6 Nisan 1920 tarihinde gerçekleşti.
Ankara hükümeti ile Sovyet hükümeti arasındaki yakınlaşmanın sonucu olarak 18 Ekim 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa'nın emri ile kurulan Türkiye Komünist Fırkası'nın kurucuları arasında yer aldı. Yeni Gün gazetesi, Türkiye Komünist Fırkası’nın yayın organı olarak yayımlandı.
Yunus Nadi, Ankara’ya geldiği 1920 yılında Büyük Millet Meclisi'ne İzmir mebusu olarak girdi. 1924 yılında ise Muğla mebusu olarak mecliste yer alan Yunus Nadi, bir yandan gazeteciliği sürdürürken altıncı dönemin sonuna kadar TBMM'de Muğla mebusu olarak siyaset yapmaya devam etti.
1921 yılı başında Birinci İnönü Muharebesi'nden sonra İtilaf Devletleri’nin çağrısı ile gerçekleşen Londra Konferansı'nda milli hükümeti temsil eden delegeler arasında yer aldı. 1921 yılı Temmuz ayında Kütahya-Eskişehir Muharebeleri'nin Ankara hükümeti kuvvetlerince kaybedilmesinden sonra Mustafa Kemal'in başkomutanlığa getirilmesi için mücadele etti, bu konuda milletvekillerini ikna etmek için konuşmalar yaptı, Yeni Gün’de yazılar yayımladı. Savaşın zaferle biteceğine inanan ve başyazılarının çoğunu “düşman yıkılmalıdır, yıkılacaktır” cümlesiyle bitiren Yunus Nadi, 1922’de Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasından sonra Yeni Gün matbaası önünde toplanan bir halk kitlesi tarafından “Düşman yıkıldı” sesleriyle alkışlandı. Yunus Nadi, 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyetin kurulduğunu bildiren anayasa değişikliğini Anayasa Komisyonu başkanı sıfatıyla meclis kürsüsünden okuyan kişi idi.
Yunus Nadi, cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul'a giderek hilafet yanlısı İstanbul basınına karşı cumhuriyeti ve devrimleri savunacak bir yayın organı olarak Cumhuriyet gazetesini yayımlamaya başladı. Gazete, Mustafa Kemal'in teklifi üzerine Hakimiyet-i Milliye ve Yeni Gün gazetelerinin birleştirilmesi ile doğmuştu. Cağaloğlu'ndaki eski İttihat ve Terakki Genel Merkez Binası (Pembe Konak), gazete binası yapıldı. Yunus Nadi çalışmalara Zekeriya Sertel ve Nebizâde Hamdi ile birlikte başladı.
7 Mayıs 1924 tarihinde yayımlanan ilk sayıda Mustafa Kemal'le Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı hakkında yapılmış bir röportaja yer verildi. Yunus Nadi, 1936'ya kadar Cumhuriyet'in başyazarlığını yaptı. Nebizâde Hamdi ve Zekeriya Sertel'in ayrılmasından sonra gazetenin tek sahibi oldu.
II. Dünya Savaşı başlangıcından 1943 yılına kadar olan dönemde savaşın gelişmelerini kendi yorumuyla okurlara aktaran Yunus Nadi, bu dönemde Alman yanlısı olarak tanındı, faşizm avukatlığı yaptığı öne sürüldü, hatta kendisine “Yunus Nazi” diye lakap takıldı. Yunus Nadi savaş sırasında bulunması zor olan gazete baskı kağıdını Almanya'da daha ucuz olduğu için oradan ithal ediyordu. Çoğu kişi bu nedenden dolayı Nadi'nin Almanya yanlısı yazılar yazdığnı düşünüyordu.
Faşizm suçlaması savaştan önce Tan Gazetesi yazarları ile girdiği ünlü polemikte de ortaya atılmıştı. 1936’da Alman Propoganda Bakanı Joseph Goebbels’in bir nutkundaki bir sözü nedeniyle başlayan polemik, Sabiha Sertel ile Yunus Nadi arasında bir kalem kavgası olarak ortaya çıkmış, Tan’dan Ahmet Emin Yalman’ın da katıldığı polemik ancak cumhurbaşkanı Atatürk’ün araya girmesiyle son bulmuştu.
Yunus Nadi, 1943 seçimlerinde aday gösterilmedi ve meclis dışı kaldı.
Yunus Nadi, uzun süredir devam eden hastalığının tedavisi için gittiği Cenevre’de 28 Haziran 1945 tarihinde de hayatını kaybetti. Cenazesi, İstanbul’da Edirnekapı Şehitliği’ne defnedildi. Ölümünden sonra gazetenin yönetimini oğlu Nadir Nadi üstlendi.
Yunus Nadi Ödülü
Bu okulda, Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. Öğrenimine İstanbul´da Galatasaray Sultanisi'ne ve Hukuk Mektebi’nde devam etti. Öğrenciliği sırasında Malumat gazetesinde yazı yazarak gazetecilik yaşamına başladı.
Yunus Nadi, 1901 yılında, hükümet aleyhtarı gizli bir cemiyetle ilgili görülerek, Midilli kalesinde 3 yıl hapse mahkûm edildi. Cezasını Fethiye’de çekme isteği kabul görünce Fethiye’ye gitti ve Meşrutiyetin İlanı’na kadar orada kaldı. Sürgün döneminde Fethiye’de Nazime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Nadir Nadi, Doğan, Nilüfer, Leyla Uşaklıgil adlı 4 çocuğu dünyaya geldi.
Yunus Nadi, 1908’de İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye olan Yunus Nadi, Meşrutiyet’in ilanı üzerine İstanbul´a geldi. İkdam ve Tasvir-i Efkar gazetelerinde çalıştı.
Yunus Nadi, 1909’da Selanik’e gitti ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’yle yakın ilişkisinden nedeniyle bu cemiyetin Selanik´te çıkan yayın organı Rumeli Gazetesi'ne başyazar oldu (1910).
Balkan Savaşı başlayınca yeniden İstanbul’a dönen Yunus Nadi, 1912 Nisan-Ağustos tarihlerinde Osmanlı Meclis-i Mebusanı'na Aydın Mebusu olarak girdi. Bir yandan da babaları Tevfik Ebüzziya’nın ölümü üzerine artık Velid ve Talha Ebüzziya kardeşlerin çıkardığı Tasvir-i Efkar’da başyazılar yazmaya ve yazı işlerini yönetmeye devam etti.
Savaş sırasında işgale uğrayan Edirne’nin kurtarılması için kamuoyunu harekete geçirme görevi İttihat ve Terakki tarafından kendisine verildi ve bu amaçla başarılı bir kampanya yürüttü. Edirne’nin geri alınması ile sonuçlanan II. Balkan Savaşı’ndan sonra Sofya’da ateşemiliter olan Mustafa Kemal, memleket ve dünya hakkındaki düşüncelerini içeren yazılarını Selanik’te tanıştığı Yunus Nadi’ye göndermekteydi. Yunus Nadi, bu yazıları Tasvir-i Efkar’da yayımladı.
Çanakkale Savaşı sırasında Enver Paşa’nın getirdiği yasağa Tasvir-i Efkar gazetesi yazı işleri müdürü Abidin (Daver) Bey ile birlikte karşı çıktı ve izin verilmemesine rağmen Mustafa Kemal’in resmini gazetede yayımladı. Bu resim, Mustafa Kemal’in İstanbul basınında yayımlanan ilk resmi oldu.
1. Dünya Savaşı'ndan sonra Velid Ebuzziya ile anlaşmazlığa düştüğü için Tasvir-i Efkar gazetesinden ayrılan Yunus Nadi, 1918 yılında Yeni Gün gazetesini kurdu. Aynı yıl son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda İzmir Mebusu seçildi. Anadolu'daki milli mücadele hareketini desteklediğini Yeni Gün’de açıkça yazdı. Gazetesi, Sultan Vahdettin'in ve İngiliz güçlerinin baskısı nedeniyle sık sık kapatıldı.
16 Mart 1920 tarihinde İstanbul'un işgalinden bir gün sonra gazetesi İngilizler tarafından kapatıldı. Yunus Nadi Anadolu'ya geçmek zorunda kaldı. 10 Ağustos 1920'den itibaren gazetesini “Anadolu’da Yeni Gün” adıyla çıkardı ve Anadolu'daki milli mücadeleyi desteklemeye devam etti. Gazete, 11 Mayıs 1924 tarihine kadar Ankara’da yayımlandı.
Yunus Nadi, Anadolu’ya kaçışı sırasında Halide Edip Hanım ile tanışmıştı. Bu tanışma sırasında Anadolu'ya milli mücadele hakkında daha rahat bilgi akışı sağlayacak bir haber ajansı kurulması fikri doğdu, böylece Anadolu Ajansı'nın temelleri atıldı. Ajansın kuruluşu 6 Nisan 1920 tarihinde gerçekleşti.
Ankara hükümeti ile Sovyet hükümeti arasındaki yakınlaşmanın sonucu olarak 18 Ekim 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa'nın emri ile kurulan Türkiye Komünist Fırkası'nın kurucuları arasında yer aldı. Yeni Gün gazetesi, Türkiye Komünist Fırkası’nın yayın organı olarak yayımlandı.
Yunus Nadi, Ankara’ya geldiği 1920 yılında Büyük Millet Meclisi'ne İzmir mebusu olarak girdi. 1924 yılında ise Muğla mebusu olarak mecliste yer alan Yunus Nadi, bir yandan gazeteciliği sürdürürken altıncı dönemin sonuna kadar TBMM'de Muğla mebusu olarak siyaset yapmaya devam etti.
1921 yılı başında Birinci İnönü Muharebesi'nden sonra İtilaf Devletleri’nin çağrısı ile gerçekleşen Londra Konferansı'nda milli hükümeti temsil eden delegeler arasında yer aldı. 1921 yılı Temmuz ayında Kütahya-Eskişehir Muharebeleri'nin Ankara hükümeti kuvvetlerince kaybedilmesinden sonra Mustafa Kemal'in başkomutanlığa getirilmesi için mücadele etti, bu konuda milletvekillerini ikna etmek için konuşmalar yaptı, Yeni Gün’de yazılar yayımladı. Savaşın zaferle biteceğine inanan ve başyazılarının çoğunu “düşman yıkılmalıdır, yıkılacaktır” cümlesiyle bitiren Yunus Nadi, 1922’de Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasından sonra Yeni Gün matbaası önünde toplanan bir halk kitlesi tarafından “Düşman yıkıldı” sesleriyle alkışlandı. Yunus Nadi, 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyetin kurulduğunu bildiren anayasa değişikliğini Anayasa Komisyonu başkanı sıfatıyla meclis kürsüsünden okuyan kişi idi.
Yunus Nadi, cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul'a giderek hilafet yanlısı İstanbul basınına karşı cumhuriyeti ve devrimleri savunacak bir yayın organı olarak Cumhuriyet gazetesini yayımlamaya başladı. Gazete, Mustafa Kemal'in teklifi üzerine Hakimiyet-i Milliye ve Yeni Gün gazetelerinin birleştirilmesi ile doğmuştu. Cağaloğlu'ndaki eski İttihat ve Terakki Genel Merkez Binası (Pembe Konak), gazete binası yapıldı. Yunus Nadi çalışmalara Zekeriya Sertel ve Nebizâde Hamdi ile birlikte başladı.
7 Mayıs 1924 tarihinde yayımlanan ilk sayıda Mustafa Kemal'le Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı hakkında yapılmış bir röportaja yer verildi. Yunus Nadi, 1936'ya kadar Cumhuriyet'in başyazarlığını yaptı. Nebizâde Hamdi ve Zekeriya Sertel'in ayrılmasından sonra gazetenin tek sahibi oldu.
II. Dünya Savaşı başlangıcından 1943 yılına kadar olan dönemde savaşın gelişmelerini kendi yorumuyla okurlara aktaran Yunus Nadi, bu dönemde Alman yanlısı olarak tanındı, faşizm avukatlığı yaptığı öne sürüldü, hatta kendisine “Yunus Nazi” diye lakap takıldı. Yunus Nadi savaş sırasında bulunması zor olan gazete baskı kağıdını Almanya'da daha ucuz olduğu için oradan ithal ediyordu. Çoğu kişi bu nedenden dolayı Nadi'nin Almanya yanlısı yazılar yazdığnı düşünüyordu.
Faşizm suçlaması savaştan önce Tan Gazetesi yazarları ile girdiği ünlü polemikte de ortaya atılmıştı. 1936’da Alman Propoganda Bakanı Joseph Goebbels’in bir nutkundaki bir sözü nedeniyle başlayan polemik, Sabiha Sertel ile Yunus Nadi arasında bir kalem kavgası olarak ortaya çıkmış, Tan’dan Ahmet Emin Yalman’ın da katıldığı polemik ancak cumhurbaşkanı Atatürk’ün araya girmesiyle son bulmuştu.
Yunus Nadi, 1943 seçimlerinde aday gösterilmedi ve meclis dışı kaldı.
Yunus Nadi, uzun süredir devam eden hastalığının tedavisi için gittiği Cenevre’de 28 Haziran 1945 tarihinde de hayatını kaybetti. Cenazesi, İstanbul’da Edirnekapı Şehitliği’ne defnedildi. Ölümünden sonra gazetenin yönetimini oğlu Nadir Nadi üstlendi.
Yunus Nadi Ödülü
Ölümünden sonra adını yaşatmak için, Türkiye’de sanat alanında verilen ilk ödül olan Yunus Nadi Ödülü verilmeye başladı.
Yunus Nadi Eserleri - Kitapları
Kırk Dokuz Saat Zeplin İle Havada
Ankara'nın ilk günleri
Babıali´nin Milli Hareketi dağıtmak ve Mustafa Kemal´i tevkif etmek teşşebüsü
Ali Galib Hadisesi
Birinci Büyük Millet Meclisinin açılışı ve isyanlar
Çerkez Ethem kuvvetlerinin ihaneti
Kurtuluş Savaşı Anıları
Mustafa Kemal Paşa Samsun'da
Cumhuriyet Yolunda
Yunus Nadi Eserleri - Kitapları
Kırk Dokuz Saat Zeplin İle Havada
Ankara'nın ilk günleri
Babıali´nin Milli Hareketi dağıtmak ve Mustafa Kemal´i tevkif etmek teşşebüsü
Ali Galib Hadisesi
Birinci Büyük Millet Meclisinin açılışı ve isyanlar
Çerkez Ethem kuvvetlerinin ihaneti
Kurtuluş Savaşı Anıları
Mustafa Kemal Paşa Samsun'da
Cumhuriyet Yolunda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder