Bathlı Adelhard, (1080-1152) İngiliz düşünür ve tanrı bilimci. Chartres Okuluna bağlıdır. Öz-biçim sorununun çözümünde Aristoteles ile Platon'u bağdaştırmaya çalışmıştır.
İlk olarak doğduğu yerde eğitim gördükten sonra Fransa'da eğitimini tamamladı ve Laon'da Anselmus'un kurduğu okulda, bir süre öğretmenlik yaptı. İtalya, İspanya, Anadolu ve değişik Arap ülkelerini kapsayan uzun bir geziye çıktı.
7 yıl süren bu geziden sonra, Araplar'dan edindiği bilgileri tanıtmak amacıyla İngiltere'ye döndü. Araplar'dan öğrendiği Öklid'in Stoikheiai (İlkeler) adlı çalışmasını, Arap bilginlerinin matematik ve astronomi ilgili değişik yapıtlarını çevirdi. Bu gezisi süresince edindiği bilgilere, sürdürdüğü çalışmalara dayanan Quaestiones Naturales (Doğa Sorunları), De Eodem et Diverso (Özdeşlik ve Çeşitlilik Üstüne) adlı yapıtlarını yazdı. Adelhard, felsefeye Arap düşünürlerinin çalışmalarını incelemekle, görüşlerini öğrenmekle girdi.
Aristoteles ve Platon'un o dönemde bilinen yazılarını yorumlayan Arap bilginleri akıl ilkelerine dayanan ve genellikle Aristoteles mantığından kaynaklanan bir yöntemi benimsemişlerdi. Felsefe ve tanrıbilim sorunlarının yorumlanmasında uygulanan bu yöntemi benimseyen Adelhard, gelenekçi İngiliz tanrıbilimciliğine karşı çıktı. Tanrıbilim sorunlarının akılcı bir yöntemle çözümlenmesi gereğini ileri sürdü. Felsefe ile tanrıbilim sorunlarının belli bir "neden" kavramı üzerinde yoğunlaştığı görüşünü savundu. Ona göre bütün varlık türleri ve bilinen nesnelerin oluşumunda, genel geçerlik taşıyan, belli bir neden vardır. Tanrı'nın yaratıcı gücü de bu neden ile bağlantılıdır. Tanrısal gücün belli bir "neden" e dayanması bir eksıklik değildir. Varlık kavramı altında toplanan bütün nesneleri yaratan Tanrı, belli bir "neden" e dayanmadan edemez. Tümel kavramlar tanrısal bir anlayış gücünde önceden vardır. Yaratılış eylemi bu kavramlara göredir ve onlardan sonradır. Bireysel anlayış gücü bu kavramların varlığını, öncelliğini, düşünerek kavrayabilir. Algılama, bu tanrısal kavramların sınırlarını aşamaz. Bilginin kazanılmasında başlıca etken temel ilkeleri kavramaktır. Bu temel ilkelerin kavranması da matematik kurallarına göre davranmakla olabilir.
Matematiğin uyguladığı tümdengelim yöntemi maddenin, madde evreninin tanınmasını, bilinmesini sağlar. Bilginin sağlanmasında us ilkelerine dayanan matematik yönteminin uygulanması gereklidir. Tanrı ilk devindirici güçtür. Tanrı istenci dışında bir devinim söz konusu değildir. Devinimden yola çıkarak, ilk devindirici olan tanrısal gücü, yani Tanrı'yı kavrama olanağı vardır. İnsan akıl yürüten bir varlıktır, ölümlüdür; ancak ruh ölümlü değildir. Ölüm ruhla gövdenin ayrışması, ruhun gövdeden uzaklaşmasıdır, insanda maddeyle ilgisi olmayan özellikler vardır. Hayvanda duyum olmadığı gibi, insan varlığının özünü oluşturan ruh da yoktur. Bu özellik hayvanın, evren bütünü içinde bir "tür" olmasından kaynaklanır. Salt duyularla algılanabilen nesnelerde "tür" ve "çeşit" ayrımı vardır. Sözgelişi hayvan için "tür", insan için "çeşit" ve "birey" söz konusudur. Adelhard, "tür" ve "birey" konusunda Aristoteles'in ve ondan kaynaklanan, Orta Çağ teologların izinden gitmiştir.
Evrenin yapısı ve düzeni konusunda da Platon ile Aristoteles'in görüşlerini uzlaştırmaya çalışmış, yeni bir görüş getirmemiştir. Onun düşünce tarihindeki önemi, daha çok, Arap düşünürlerinin yapıtlarına dayanması, onları çevirerek, Avrupa aydınlarına tanıtmasındadır. Adelhard, Avrupa Orta Çağında, Yunan-Roma ilk Çağı ve özellikle felsefesini tanıma ve İlk Çağ düşünce ürünlerini yazıldıkları diller olan Yunanca ve Latince'den öğrenme çalışmalarına ve böylece yeni bir dönemin başlamasına yol açmıştır. Daha sonraki dönemlerde, Yunan-Latin ilk Çağı'nı, kendi kaynaklanndan tanıma amacım güden çalışmalar nedeniyle, bilimsel bakımdan, bir Doğu-Batı yakınlaşması başlamıştır. Bu arada, yine Adelhard’ın çevirileriyle, Arap felsefesi Batı'da ilgi uyandırmış, yeni bir çalışma alanı açmıştır.
Bathlı Adelhard'ın Bazı Eserleri
Özdeşlik ve çeşitlilik Üstün
Usturlab Üstüne
Doğa Sorunları
İlk olarak doğduğu yerde eğitim gördükten sonra Fransa'da eğitimini tamamladı ve Laon'da Anselmus'un kurduğu okulda, bir süre öğretmenlik yaptı. İtalya, İspanya, Anadolu ve değişik Arap ülkelerini kapsayan uzun bir geziye çıktı.
7 yıl süren bu geziden sonra, Araplar'dan edindiği bilgileri tanıtmak amacıyla İngiltere'ye döndü. Araplar'dan öğrendiği Öklid'in Stoikheiai (İlkeler) adlı çalışmasını, Arap bilginlerinin matematik ve astronomi ilgili değişik yapıtlarını çevirdi. Bu gezisi süresince edindiği bilgilere, sürdürdüğü çalışmalara dayanan Quaestiones Naturales (Doğa Sorunları), De Eodem et Diverso (Özdeşlik ve Çeşitlilik Üstüne) adlı yapıtlarını yazdı. Adelhard, felsefeye Arap düşünürlerinin çalışmalarını incelemekle, görüşlerini öğrenmekle girdi.
Aristoteles ve Platon'un o dönemde bilinen yazılarını yorumlayan Arap bilginleri akıl ilkelerine dayanan ve genellikle Aristoteles mantığından kaynaklanan bir yöntemi benimsemişlerdi. Felsefe ve tanrıbilim sorunlarının yorumlanmasında uygulanan bu yöntemi benimseyen Adelhard, gelenekçi İngiliz tanrıbilimciliğine karşı çıktı. Tanrıbilim sorunlarının akılcı bir yöntemle çözümlenmesi gereğini ileri sürdü. Felsefe ile tanrıbilim sorunlarının belli bir "neden" kavramı üzerinde yoğunlaştığı görüşünü savundu. Ona göre bütün varlık türleri ve bilinen nesnelerin oluşumunda, genel geçerlik taşıyan, belli bir neden vardır. Tanrı'nın yaratıcı gücü de bu neden ile bağlantılıdır. Tanrısal gücün belli bir "neden" e dayanması bir eksıklik değildir. Varlık kavramı altında toplanan bütün nesneleri yaratan Tanrı, belli bir "neden" e dayanmadan edemez. Tümel kavramlar tanrısal bir anlayış gücünde önceden vardır. Yaratılış eylemi bu kavramlara göredir ve onlardan sonradır. Bireysel anlayış gücü bu kavramların varlığını, öncelliğini, düşünerek kavrayabilir. Algılama, bu tanrısal kavramların sınırlarını aşamaz. Bilginin kazanılmasında başlıca etken temel ilkeleri kavramaktır. Bu temel ilkelerin kavranması da matematik kurallarına göre davranmakla olabilir.
Matematiğin uyguladığı tümdengelim yöntemi maddenin, madde evreninin tanınmasını, bilinmesini sağlar. Bilginin sağlanmasında us ilkelerine dayanan matematik yönteminin uygulanması gereklidir. Tanrı ilk devindirici güçtür. Tanrı istenci dışında bir devinim söz konusu değildir. Devinimden yola çıkarak, ilk devindirici olan tanrısal gücü, yani Tanrı'yı kavrama olanağı vardır. İnsan akıl yürüten bir varlıktır, ölümlüdür; ancak ruh ölümlü değildir. Ölüm ruhla gövdenin ayrışması, ruhun gövdeden uzaklaşmasıdır, insanda maddeyle ilgisi olmayan özellikler vardır. Hayvanda duyum olmadığı gibi, insan varlığının özünü oluşturan ruh da yoktur. Bu özellik hayvanın, evren bütünü içinde bir "tür" olmasından kaynaklanır. Salt duyularla algılanabilen nesnelerde "tür" ve "çeşit" ayrımı vardır. Sözgelişi hayvan için "tür", insan için "çeşit" ve "birey" söz konusudur. Adelhard, "tür" ve "birey" konusunda Aristoteles'in ve ondan kaynaklanan, Orta Çağ teologların izinden gitmiştir.
Evrenin yapısı ve düzeni konusunda da Platon ile Aristoteles'in görüşlerini uzlaştırmaya çalışmış, yeni bir görüş getirmemiştir. Onun düşünce tarihindeki önemi, daha çok, Arap düşünürlerinin yapıtlarına dayanması, onları çevirerek, Avrupa aydınlarına tanıtmasındadır. Adelhard, Avrupa Orta Çağında, Yunan-Roma ilk Çağı ve özellikle felsefesini tanıma ve İlk Çağ düşünce ürünlerini yazıldıkları diller olan Yunanca ve Latince'den öğrenme çalışmalarına ve böylece yeni bir dönemin başlamasına yol açmıştır. Daha sonraki dönemlerde, Yunan-Latin ilk Çağı'nı, kendi kaynaklanndan tanıma amacım güden çalışmalar nedeniyle, bilimsel bakımdan, bir Doğu-Batı yakınlaşması başlamıştır. Bu arada, yine Adelhard’ın çevirileriyle, Arap felsefesi Batı'da ilgi uyandırmış, yeni bir çalışma alanı açmıştır.
Bathlı Adelhard'ın Bazı Eserleri
Özdeşlik ve çeşitlilik Üstün
Usturlab Üstüne
Doğa Sorunları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder