Hasan Basri Çantay, 18 Kasım 1887 yılında Balıkesir'de doğdu. Babası, tüccar ve ulama Çantayoğlu Halil Cenabi Efendi; annesi ise Sincanoğulları ailesinden Kepsutlu Hatice Hanım'dır.
1903 yılında Balıkesir idadisi 4. sınıfındayken babası vefat eden Hasan Basri, annesi ve 3 kız kardeşinin geçimini sağlamak üzere okulunu yarım bırakarak nafia dairesi, tahrirat kaleminde görev alarak memuriyet hayatına atıldı.
Mutasarrıf Ömer Ali Bey'in desteği sayesinde memuriyet hayatını sürdürürken babasının dostu Ahmet Naci Efendi’den ders alarak eğitimine devam etme fırsatı buldu. Daha sonra valilik yazı işlerinde görev yaparken öğrenimine devam etti ve bir yandan da edebiyat ve felsefeyle meşgul oldu, makaleler yazıp tercümeler yaptı. Arapça ve Farsça öğrendi, maliye ve iktisat dersleri aldı.
Meşrutiyet'in ilk yıllarında Balıkesir’de "Nasihat" ve ''Balıkesir'' adlı iki gazete çıkardı. 1909 yılında İstanbul’da Sirat-ı Müstakim Dergisi’nin idare merkezinde Mehmet Akif ile tanıştı. 1911’de Balıkesir Gazetesi’ni çıkarmayı matbaanın sahibi Cemil Efendi’ye bıraktı; kendisi gazeteciliğe " Yıldırım Gazetesi" ve "Karesi" gazetelerini çıkararak devam etti; I. Dünya Savaşı sonlarına doğru, Ses Gazetesi'ni çıkardı. Bu gazetede yayımladığı bağımsız yazılarla Kurtuluş Savaşı'na kalemiyle destek verdi. Mehmet Akif Ersoy, onun daveti üzerine İstanbul’dan gelerek Zağnos Paşa Camii’ndeki ünlü vaazı verdi.
Hasan Basri, İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti kongresine katılacak delegeler arasında yer aldı. Kongreye katılmak için Balıkesir’den ayrıldığı sırada, padişah Mehmet Vahdettin'e açıktan hücum eden yazıları nedeniyle gazetesinin kapatılması ve tutuklanması emri çıktı. Balıkesir’e dönmeyerek Burhaniye, Kepsut ve Dursunbey’de 9 ay sürecek bir kaçaklık dönemi yaşadı. Bu arada köy ve kasabaları dolaşarak, halk içinde, vatan savunması yolunda bir milli birlik sağlama ve milli şuur uyandırma gayreti içinde bulundu.
Sürgün ve kaçaklık dönemi, Gazi Mustafa Kemal'in Ankara'ya gelmesiyle ve kendisinin de Balıkesir'e dönmesiyle son buldu. Karesi Milletvekili olarak Millet Meclisi'ne seçildi. Hiçbir gruba girmeyip bağımsız olarak kaldı. 3 yıl Ankara’da Taceddin Dergahı’nda Mehmet Akif ile birlikte yaşadı. Israrları ile Mehmet Akif'i, "İstiklâl Marşı"nı yazmaya ikna etti. Akifname adlı eserinde İstiklal Marşı’nın yazılış öyküsünü “Milli İstiklal Marşı Nasıl Yazıldı? Nasıl Kabul Edildi?” başlığı altında ayrıntılarıyla anlattı.
Büyük Millet Meclisi'nin birinci dönemi sonunda tekrar Balıkesir'e dönen Hasan Basri Bey, okullarda edebiyat öğretmenliği ve Çocuk Yuvası Müdürlüğü yaptı. Mahalli gazetelerde yazı yazdı. 1928 senesinde rahatsızlığı sebebiyle emekliye ayrıldı. Ziraat ve ticaretle uğraştı; bir hukuk bürosunda avukatlık yaptı. 1936’da dostu Mehmet Akif’in ölümü üzerine onunla ilgili hatıralarını Balıkesir’de çıkan Türk Dili Gazetesi’nde yayınladı.
Bir ara İstanbul İmam Hatip Okulu’nda öğretmenlik yapan Hasan Basri Çantay, 1950’den itibaren İslam dininin yaşanması, öğretilmesi ile ilgili faaliyetlere katıldı.
Ülkemizde yapılan ilk meal çalısmalarından olan “Kur’an-ı Hakim ve Meal-i Kerim” adlı 3 ciltlik eserinin ilk cildini 1952’de, ikinci ve üçüncü ciltleri 1953’de yayımladı. Eser, peşpeşe basılarak 1984 tarihinde 13. baskıya ulaştı. 1993’te başka bir yayınevi tarafından biri 3, diğeri tek cilt olmak üzere iki farklı baskısı daha yapıldı. Eserin gelirini Balıkesir’de kendi adına yaptırılan camiye harcadı.
Ömrünün son yıllarını dinî, ilmî, edebî araştırmalara veren Hasan Basri, şiir ve musiki ile de ilgilenmiş, çeşitli besteler yapmıştır. Şiirlerinde, Basri, Hüzni, Serseri, Aşık Hasan mahlaslarını kullanmıştır. Hasan Basri Çantay, 3 Aralık 1964 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Fatih Camii'nde kılınan namazdan sonra Edirnekapı Şehitliği'ne defnedildi. 1971’de toprağa verildiği yerden çevre yolu geçtiği için mezarının yeri değiştirildi; hayattayken çok sevdiği Mehmet Akif Ersoy ile Babanzade Ahmet Naim Efendi’nin kabri yakınlarına defnedildi.
Mektebli Yavrularıma
1922 Müslümanlıkta Himâye-i Etfâl
Ülkü Edebiyâtı
1903 yılında Balıkesir idadisi 4. sınıfındayken babası vefat eden Hasan Basri, annesi ve 3 kız kardeşinin geçimini sağlamak üzere okulunu yarım bırakarak nafia dairesi, tahrirat kaleminde görev alarak memuriyet hayatına atıldı.
Mutasarrıf Ömer Ali Bey'in desteği sayesinde memuriyet hayatını sürdürürken babasının dostu Ahmet Naci Efendi’den ders alarak eğitimine devam etme fırsatı buldu. Daha sonra valilik yazı işlerinde görev yaparken öğrenimine devam etti ve bir yandan da edebiyat ve felsefeyle meşgul oldu, makaleler yazıp tercümeler yaptı. Arapça ve Farsça öğrendi, maliye ve iktisat dersleri aldı.
Meşrutiyet'in ilk yıllarında Balıkesir’de "Nasihat" ve ''Balıkesir'' adlı iki gazete çıkardı. 1909 yılında İstanbul’da Sirat-ı Müstakim Dergisi’nin idare merkezinde Mehmet Akif ile tanıştı. 1911’de Balıkesir Gazetesi’ni çıkarmayı matbaanın sahibi Cemil Efendi’ye bıraktı; kendisi gazeteciliğe " Yıldırım Gazetesi" ve "Karesi" gazetelerini çıkararak devam etti; I. Dünya Savaşı sonlarına doğru, Ses Gazetesi'ni çıkardı. Bu gazetede yayımladığı bağımsız yazılarla Kurtuluş Savaşı'na kalemiyle destek verdi. Mehmet Akif Ersoy, onun daveti üzerine İstanbul’dan gelerek Zağnos Paşa Camii’ndeki ünlü vaazı verdi.
Hasan Basri, İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti kongresine katılacak delegeler arasında yer aldı. Kongreye katılmak için Balıkesir’den ayrıldığı sırada, padişah Mehmet Vahdettin'e açıktan hücum eden yazıları nedeniyle gazetesinin kapatılması ve tutuklanması emri çıktı. Balıkesir’e dönmeyerek Burhaniye, Kepsut ve Dursunbey’de 9 ay sürecek bir kaçaklık dönemi yaşadı. Bu arada köy ve kasabaları dolaşarak, halk içinde, vatan savunması yolunda bir milli birlik sağlama ve milli şuur uyandırma gayreti içinde bulundu.
Sürgün ve kaçaklık dönemi, Gazi Mustafa Kemal'in Ankara'ya gelmesiyle ve kendisinin de Balıkesir'e dönmesiyle son buldu. Karesi Milletvekili olarak Millet Meclisi'ne seçildi. Hiçbir gruba girmeyip bağımsız olarak kaldı. 3 yıl Ankara’da Taceddin Dergahı’nda Mehmet Akif ile birlikte yaşadı. Israrları ile Mehmet Akif'i, "İstiklâl Marşı"nı yazmaya ikna etti. Akifname adlı eserinde İstiklal Marşı’nın yazılış öyküsünü “Milli İstiklal Marşı Nasıl Yazıldı? Nasıl Kabul Edildi?” başlığı altında ayrıntılarıyla anlattı.
Büyük Millet Meclisi'nin birinci dönemi sonunda tekrar Balıkesir'e dönen Hasan Basri Bey, okullarda edebiyat öğretmenliği ve Çocuk Yuvası Müdürlüğü yaptı. Mahalli gazetelerde yazı yazdı. 1928 senesinde rahatsızlığı sebebiyle emekliye ayrıldı. Ziraat ve ticaretle uğraştı; bir hukuk bürosunda avukatlık yaptı. 1936’da dostu Mehmet Akif’in ölümü üzerine onunla ilgili hatıralarını Balıkesir’de çıkan Türk Dili Gazetesi’nde yayınladı.
Bir ara İstanbul İmam Hatip Okulu’nda öğretmenlik yapan Hasan Basri Çantay, 1950’den itibaren İslam dininin yaşanması, öğretilmesi ile ilgili faaliyetlere katıldı.
Ülkemizde yapılan ilk meal çalısmalarından olan “Kur’an-ı Hakim ve Meal-i Kerim” adlı 3 ciltlik eserinin ilk cildini 1952’de, ikinci ve üçüncü ciltleri 1953’de yayımladı. Eser, peşpeşe basılarak 1984 tarihinde 13. baskıya ulaştı. 1993’te başka bir yayınevi tarafından biri 3, diğeri tek cilt olmak üzere iki farklı baskısı daha yapıldı. Eserin gelirini Balıkesir’de kendi adına yaptırılan camiye harcadı.
Ömrünün son yıllarını dinî, ilmî, edebî araştırmalara veren Hasan Basri, şiir ve musiki ile de ilgilenmiş, çeşitli besteler yapmıştır. Şiirlerinde, Basri, Hüzni, Serseri, Aşık Hasan mahlaslarını kullanmıştır. Hasan Basri Çantay, 3 Aralık 1964 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Fatih Camii'nde kılınan namazdan sonra Edirnekapı Şehitliği'ne defnedildi. 1971’de toprağa verildiği yerden çevre yolu geçtiği için mezarının yeri değiştirildi; hayattayken çok sevdiği Mehmet Akif Ersoy ile Babanzade Ahmet Naim Efendi’nin kabri yakınlarına defnedildi.
Balıkesir'de bir mahalleye Hasan Basri Çantay adı verildi.
Cumhuriyet"in kurucularına verilen "yeşil-kırmızı şeritli İstiklal Madalyası" sahibidir.
Ölümünden sonra oğlu Mürşit Çantay, babasının Âkif hakkındaki yazılarını "Âkifname" adıyla, şiirlerini ise "Babamın Şiirleri" adıyla kitaplaştırmıştır.
Cumhuriyet"in kurucularına verilen "yeşil-kırmızı şeritli İstiklal Madalyası" sahibidir.
Ölümünden sonra oğlu Mürşit Çantay, babasının Âkif hakkındaki yazılarını "Âkifname" adıyla, şiirlerini ise "Babamın Şiirleri" adıyla kitaplaştırmıştır.
Mehmet Akif Ersoy, 1922 yılında Bursa'nın Yunanlılar tarafından işgal edildiği duyumu üzerine isyanını dile getirdiği ''Bülbül'' adlı şiirini, “Basri oğlumuza…” notuyla Hasan Basri Çantay'a ithaf etmiştir.
Hasan Basri Çantay Eserleri
Hasan Basri Çantay Eserleri
Mektebli Yavrularıma
1922 Müslümanlıkta Himâye-i Etfâl
Ülkü Edebiyâtı
Fıkh-ı Ekber Tercümesi
1939 Zeka Demetleri
Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm
Kara Günler ve İbret Levhaları
The Straight Path of İslâm adlı kitabın İslamiyet Bölümü
Hadisler (On Kere Kırk Hadis)
Babamın Şiirleri
1939 Zeka Demetleri
Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm
Kara Günler ve İbret Levhaları
The Straight Path of İslâm adlı kitabın İslamiyet Bölümü
Hadisler (On Kere Kırk Hadis)
Babamın Şiirleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder